Ramazan Eğlencesi - Bir Delinin Hatıra Defteri

05 Ağustos 2012 21:00 - 12 Ağustos 2012 21:00
Ramazan eğlencesi Metin Zakoğlu Cafe Theatre’da.

Haftanın 7 günü birbirinden farklı 7 oyunla Ramazan ayınızı direkler arası tadında ama bugüne dair modern oyunlar ve stand-up gösterileri ile renklendirecek olan Metin Zakoğlu Cafe Theatre, yemeğin sanatla buluştuğu tek adres olarak sizleri iftarınızı bu özel mekanda açmaya davet ediyor. 

Zengin iftar menüsü ve Metin Zakoğlu gösterileri sadece 60 TL.

Sınırlı sayıda kalan yerler için lütfen biletinizi hemen alınız. Mekan sadece 50 kişiliktir.Önemli Not; Mekan, 1. sınıf bir restoran olup rahat koltuklarda ve yemeğinizi yiyebileceğiniz masalardan oluşmaktadır. Mekânın en büyük özelliği, Türkiye’nin ilk ve tek Kafe Tiyatro projesi olmasıdır. Tüm oturma gruplarının ve masaların sahneye dönük olduğu Cafe Theatre’da her alan gösterileri rahatlıkla izleme imkanı sunmaktadır. Dileyen misafirler, yemeksiz bilet alarak sadece gösterileri izlemeye de gidebilirler.

www.metinzakoglucafetheatre.com

"Kim Deli Kim Akıllı Kim Oyuncu Kim Seyirci Belli Değil." Bir Delinin Hatıra Defteri adlı oyunla 18. yılda 3000. gösterisini yapan Metin Zakoğlu ndan deneysel bir çalışma...Bir Delinin, tuttuğu günlükten hayallerini yorumladığı koğuşunda, yatağının ucundan birebir göze göz hissettiklerini hissetmeye cesaretiniz var mı Sadece 50 kişinin girebileceği koğuşta yerinizi şimdiden ayırtın. Oyuncu ile iç içe göz göze bir 90 dakika. Kimi zaman ben neredeyim, bu adam kim Ben şimdi oyuncu muyum, seyirci mi, karşımda ki oyuncumu yoksa gerçeğin kendisi mi soruları ile baş başa kalabileceğimiz bir 90 dakika. Oyuncu ve seyircinin yer değiştirdiği tek gösteri. Kimi zaman gülmekten ikinci espriyi kaçıracaksınız, kimi zaman da göz yaşlarınıza hakim olamayacaksınız. Kısacası bu gösteri de çok şaşıracaksınız!Ekim 1994 yıllından beri süren ve büyük beğeni toplayan ve bir çok olumlu eleştiri alan bu kült oyunda Metin Zakoğlu gogol un gerçekle hayal dünyası arasında olduğu bir dönemde kaleme aldığı bu tek kişilik oyunu seyircilere aktarmada da gerçekle hayal arasındaki o ince çizgiyi dokunaklı bir şekilde yorumlayarak seyredenlere etkileyici bir oyunculuk başarısı ile aktarıyor... Yer yer seyircilerin arasında oynanan ve seyirciye ben kimim bu adam kim burada şimdi oyun mu gerçek mi yaşanıyor ikilemi yaşatan Zakoğlu sıra dışı bir seyirci katılımı ile oyunun tıpkı denizle kumsalın git-gel lerinde yaşadığı bir ilişki gibi oyuncu seyirci ilişkisini de oyunda bu git-gel lerin üzerine kurarak oluşturuyor...Önemli Not: Metin Zakoğlu Cafe Theatre, akşam yemeğinizi içkiniz ile birlikte içerek oyun izleyebileceğiniz Türkiye nin tek mekanıdır. Bu avangart mekan sabah 09.00 dan itibaren kahvaltı ile sizlere hizmet vermekte, öğle yemeği kabaresi ile öğle yemeklerinizi eğlenceli kılmakta, akşam yemeğinizi ise sanata dönüştürmektedir. Sadece 50 kişinin girebildiği Cafe Theatre da oyun sonraları canlı müzik ile geceye devam edebilir, akustik konserlerde sevdiğiniz sanatçılarla buluşabilirsiniz.Oyunun konusuna gelince; sıradan bir 3.dereceden memur olan Aksentin İvanoviç Poprişçin bu sıradanlığı karşısında sürekli aşağılanır, alaya alınır... Ve günün birinde Poprişçin çok yüksek tabakadan bir kızın kendisini sevdiğini sanır,hayal dünyasında ki mutluluğu kızın daha soylu bir beyzadeyle evlenmek üzere olmasını öğrenmesi ile yıkılır... Bundan sonraki hayalleri onunda tıpkı o soylu gibi bir asilzade hatta belki de bir kral olmaktır... Ve günün birinde Aksentin İvaneviç Poprişçin kendini İspanya Kralı olmuş bir vaziyette akıl hastahanesinde bulur... Saçları kısaltılmış bir halde gözleri yaşlı annesini yanına istemesi oyunun en gerçek anıdır belki de

Seyirci Yorumları

Zakoğlu tarzını seviyorum…
Bir seyirci…

İnsanın içinde bir yerlere dokunan bir oyun. Çok başarılı.
Aslı Çakır

Çok radikal bir oyun… Oyun boyunca güldüren adam, oyun sonunda hepimizi gözyaşlarına boğdu. Bütün oyunlarınızı izleyeceğim.
Demet Öner

Göz teması ile yaşanan bu oyun seyirci olduğumuzu unutturarak kendimizi sahnenin içinde hissettirirken son derece etkili oyunculuğu sayesinde Zakoğlu’nu uzun müddet hafızalarımızdan sildirmeyecek olağanüstü bir perfonmansla hatırlamamızı sağlıyor. 
Akbey Kuruoğlu

Orta tabakadan bir insanın daha aşağıdaki sınıfları küçümseyip,soylu insanların arasına girmek istemesi bir yanda da soyluluk kavramını eleştirmesi bu çelişkiyi yaşaması son derece etkiliyici. Bir insanın yaşadığı yalnızlığı ve sonunda onu koşulsuz sevebilecek tek insan olan annesine duyduğu özlemin çaresizliği Metin Zakoğlu’nun yorumu ile çok çarpıcı bir şekilde ortaya konmuş.
Özge

Doksan dakika boyunca seyircinin de sahne tozunu yuttuğu muhteşem bir oyundu sevgili Metin Zakoğlu’nun oyunu.
Ayşegül Tezer

Uzun zamandır kafamında, kalbiminde çalıştığı tek oyun. Sizi çok sevdik. Herkese tavsiye edeceğim.
Okan Cuntay

Oyunu izleyen arkadaşlarımın tüm övgü sözcüklerinin sizi izledikten sonra ne kadar yetersiz olduğunu anladım. Yorucu oyunların yazarı Gogol’un oyununu sanırım bu kadar gerçekci ve keyifli bir hale sizden başkası getiremezdi. Size bu bambaşka yorumunuz için teşekkür ederim.
Gaye Kızılışık

Tiyatroyu bu kadar özel kıldığı için Metin Zakoğlu’na teşekkürler.
Emel Yalın

Bu adam gerçek bir deli! Oyun hakkında okuduklarım çok doğruymuş…
Aydın San

Bu kadar zor bir izleyicilik yaşamamıştım, çünkü hiçbir oyunda oyunun bu kadar içinde olmamıştım. Ayakta alkışlıyorum sizi.
Metin Balcı

Türünün ilk ve en başarılı örneği. Tiyatroyu içinde yaşamak, yaşanması gereken bir deneyimmiş. 
Şener Namak

Oyunla gerçek arasında gidip geldiğim sıra dışı bir oyun tecrübesiydi.
M.Yaşlı

İnsanın içinde yaşattığı karakterleri insanın yüzüne tokat gibi yapıştıran bir oyun. Metin Zakoğlu insanın duygularını zaman zaman kabartıp zaman zaman alt-üst ediyor. Herkesin izlemesi gereken dört dörtlük bir oyun.
Ufuk Erdem

Çok sıcak bir atmosferdi. Bir evin içinde tiyatro yapılabileceği aklıma bile gelmezdi. Zakoğlu bir kez daha hayalleri sınırsız tutmak gerektiğini hatırlattı bana. Tiyatro bizim evdeydi sanki, biz tiyatroda değil. 
Mehmet Adnan Aslan

Belirli kalıplar olmadan da sanat yapılabileceğinin gerçek bir kanıtı burası.
Arzu Can

İnsanoğlu neden tiyatroyu ve sinemayı bu kadar çok sever? Hepimizin içinde bir başkasını gizlice izleme isteği olduğu için mi acaba? Bir nevi dikizleme içgüdüsü? Ama seyircinin elinden bütün bu savunma mekanizmalarını almak bambaşka bir durum. Birden bire karanlıkta, fark edilmeden, dikkat çekmeden izleyebilme imkanının elinden alınması ve izlediğin kişiyle göz göze kalmak! Çok hoş bir fikir. Bambaşka bir bakış açısı.
Seyirci.

Seyircinin bu kadar gözlerinin içine bakarak, böylesine dokunarak ta yüreğine erişebilmek büyük bir başarı ve cesaret işi. Bu kadar içine dahil olabildiğim başka bir oyun izlememiştim. Bize bu deneyimi yaşattığın için çok teşekkür ederim.
Sevgi Öztürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder